İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir televizyon programında gündeme ait soruları yanıtladı. Programın başında Dünya Kupası finaline değinen Soylu, Türk polisinin de Katar’daki tertipte vazife aldığını hatırlattı. Soylu, “Çok başarılı bir vazife yaptılar. Alnımızın akıyla çıktık. Birçok ülkenin taraftarının olduğu bir noktada birçok ülkenin polisiyle bu misyonu yapmak kolay değildi. Arkadaşlarımız şu an peyderpey dönüyorlar.” diye konuştu.

İBB Lideri Ekrem İmamoğlu hakkında Yüksek Seçim Heyeti (YSK) üyelerine yönelik hakaret davasında 2 yıl 7 ay 15 gün mahpus cezası verilmesine yönelik soru üzerine Soylu, kararın müspet hukuk açısından gerçek olduğunu söyledi.

İmamoğlu’nun seçimlerden sonra Avrupa’ya gittiği bir toplantıda Türkiye’yi şikayet ettiğini anlatan Soylu, şöyle devam etti:

“Ben de Türkiye’nin Avrupa’da şikayet edilmesinin gerçek olmadığını söyledim. Hangi siyasi parti olursa olsun dünyaya gittiği vakit Türkiye’yi şikayet etmemeli. Biz kendi sorunumuzu içimizde çözeriz. Kimse gelip kendi muhalefetini bize şikayet etmiyor. Ben de konuşmamın birinde, ‘Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet eden ahmak.’ dedim. Bundan bir mühlet sonra bana sonra yanıt veriyor. Benim kelamım başında kalmış olmalı ki, ‘Bu seçimi iptal edenler ahmaktır.’ dedi. Seçimin iptal edilmesi sorunu bana ilişkin bir problem değil. Ben İçişleri Bakanı’yım. Seçimi iptal edenler Yüksek Seçim Konseyidir.”

“Mahkemeye hakaret edemezsiniz”

Kararın eleştirilebileceğini fakat hakaret edilemeyeceğini lisana getiren Soylu, açılan davanın kamu davası olduğunu anımsattı.

​​​​​​​Davanın akabinde “Bu kelamı biz Süleyman Soylu’ya hitaben söyledik.” denildiğini kaydeden Soylu, olayın 4 Kasım 2019’da olduğunu lakin karşı taraf kendisine hakaret davasını 13 Mayıs 2022’de açtığını aktardı.

Davanın hiçbir tarafından olmadığını vurgulayan Soylu, şu değerlendirmede bulundu:

“Pozitif hukuk açısından bu karar gerçek bir karar. Anayasa çok açık bir biçimde yargıya müdahale edilemeyeceğinin altını çiziyor. Bu benim için de geçerli, Adalet Bakanı için de geçerli. Bu mahkemelerin etrafına beşerler yığdılar. Siz bir mahkeme görülürken mahkeme etrafının miting alanı üzere doldurulduğunu gördünüz mü? Bütün mahkemenin etrafındaki bilboardları mahkemeye baskı olabilecek halde doldurdular. Mahkemelerin kararına bizim de itirazlarımız olabilir. Mahkeme kararları eleştirilebilir fakat mahkemeye hakaret edemezsiniz. Siyaseten bu hakikat mu derseniz yanlış yapmış olursunuz. Hukuk devletinde söylenebilecek en aciz kelamdır. Siyasi sonuçlarla ilgilenen yargı nereye gidebilir? ‘HDP kapatılmasın’ bu siyaseten yanlışsız bir karar değil… Son 5 yılda 1250’nin üzerinde teslim olan ve ikna ile gelen örgüt mensubu sayısı. Bunların yüzde 34’ü ‘HDP binasından terör örgütüne gittim.’ diyor. Bundan daha ötesi var mı?”

Verilen kararın akabinde İBB’ye kayyum atanmasının kelam konusu olup olmadığı tarafındaki bir soru üzerine Soylu, Anayasa’nın kendisine terör ve misyondan kaynaklı cürümlerden ötürü kayyum atama yetkisi verdiğini anlattı.

“Açığa alma hakkım var”

“Hakaret” hatasından yargılama yapıldığı için İBB Liderinin kayyumluk bir durumunun olmadığını aktaran Soylu, şunları kaydetti:

“Burada İBB Liderini vazifeden alma yetkim yok. Şayet belediye lideri, öteki bir kabahat işlediyse de misyondan alabilme yetkim yok. İstinaf ve Yargıtay onaylarsa bir süreci daha var. Orada benim düşürebilme hakkım yok lakin açığa alma hakkım var. Bir belediye lideri Danıştayın kararı olmadan düşmez. Açığa alma kararı başkadır, vazifeden düşme kararı farklıdır. Açığa alındığında bir hafta 10 gün içerisinde Vali, İBB Meclisini misyona çağırır. Onlar vekaleten seçerler.”

İstinaf ve Yargıtayın onaylaması halinde açığa alıp almayacağının sorulması üzerine Soylu, “Alırım, yapacak öbür bir şeyim yok. Bugüne kadar uygulamalarımızın tamamı bu türlü. Yargıtayla bir arada kamu misyonu yapamaz hale gelmiş olur. Yaptığım her sürecin itiraz yolu da açıktır. Devletin kurallar dizini var. Kurallar dizininde yürür sarfiyat.” diye konuştu.

“ABD terör örgütüne tarihinin en büyük takviyesini veriyor”

İçişleri Bakanı olarak hükümetin aldığı kararları ve parti siyasetlerini hayata geçirmekle yükümlü olduğunu anlatan Soylu, şunları aktardı:

“Terörle çabayı hükümetin siyasetleri kapsamında yapıyorum. Tek başıma yapmıyorum. Mardin’e 3 milyon turist geldi. Mardin’deki eski konutlar, butik otellere çevriliyor. Artuklu Üniversitesi, Tunceli Üniversitesi var. Hakkari’de 2016, 2017, 2018 ve 2019’da tıp fakültesini sıfır öğrenci kazanmış. 2020’de 4, 2021’de 19, 2022’de 26 öğrenci kazanmış. ‘Terörü kaynağında yok edeceksiniz.’ kelamı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kelamı. Biz bunu yapıyoruz. Bir çaba tabanında yapılıyor. Cumhuriyet tarihinin en uyumlu vakti.

ABD tarihinin en büyük takviyesini veriyor terör örgütüne. Senatosundan son 3 yılda 2,3 milyar para çıkarmış PYD’ye. PYD terör örgüt değil mi? Almanya ‘PYD, PKK’nın Suriye koludur ve terör örgütüdür.’ diyor. Almanya’nın PYD’yi terör örgütü olarak gördüğü noktada ABD neden görmüyor? Niçin yardım ediyor? Kim besliyor FETÖ’yü? ABD destekliyor. FETÖ’den vazgeçen onlarca ülke var. ABD niçin sahip çıkıyor?”

“Bir insan siyasi yasakla karşı karşıya kaldığı vakit üzülmez mi?”

MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin, İmamoğlu davası sonrası yaşanan gelişmelerin akabinde yaptığı açıklamada CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik bir kumpas olduğunu söz ettiği hatırlatılarak, bu bahisteki görüşleri sorulan Soylu, şunları söyledi:

“Devlet Beyefendi aslında mevzuyu çok net bir halde ortaya koymuş. Parti içinde şerik olmaz. İkilik, üçlük olur mu? Herkes kafayı uzatmış Cumhurbaşkanlığı topu kimin başına gelecek? Kimisi gidiyor ABD ile masa kurmaya çalışıyor kimisi Avrupa ile masa kuruyor kimisi 90’ların videokonferans usulü ile masa kurmaya çalışıyor. Otomobil vitesten çıkmış, nereye gittiği de belirli değil. Ankara Belediye Lideri “Aday değilim.’ diyemiyor. İBB Lideri’nin yapmadığı kalmadı. Bunlarla rekabet eden bir Genel Lider var. O akşam partinin Genel Lideri Almanya’da. Bir diğer partinin Genel Lideri’yle kucaklaşma anı. Bir insan siyasi yasakla karşı karşıya kaldığı vakit üzülmez mi? Ben İstanbul seçimlerini kaybettiğimiz vakit üzülmüştüm, ağlamıştım. Siyasetten yasaklı hale gelecek, birbiriyle kucaklaşacak, çak yapacaklar. Bu türlü bir sululuk, bu türlü bir anlayış olabilir mi?”

“Türkiye’nin en inançsız siyasetçisidir, sırtını dönen yanar”

İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener’in İmamoğlu kararını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında verilen kararla kıyaslamasının hatırlatılması üzerine Soylu, şunları söyledi:

“Meral Hanımı güzel tanırım. Onun siyasi müktesebatı bu işlere yetmez. Bugün Kılıçdaroğlu’na sorun bakalım, Meral Akşener hakkında ne diyecek? Tansu Hanıma (Çiller) birebirini yaptı. MHP onu çok kıymetli bir noktaya oturttu. Ne yaptığı ortada. Bir siyasi partiyi işgal etme noktasında her şeyi yaptı. Artık de 6’lı masada. (Meral Akşener) Türkiye’nin en inançsız siyasetçisidir, sırtını dönen yanar. Meral Akşener’in biraz siyasi nezaketi olsaydı, biraz siyasi bilgisi olsaydı o akşam oraya gitmezdi.”

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bu türlü bir iftira atılabilir mi?”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM’de 2023 yılı bütçe görüşmelerinde yaşanan tartışmaları da değerlendirmesinin istenmesi üzerine şunları lisana getirdi:

“Ana muhalefet partisi genel liderinin cari açığı uyuşturucu parasıyla kapattığımızı söylemesi ne demek? Tek başıma mı uyuşturucu ticareti yapıyorum? Bu devletin polisi, jandarması, Mehmetçiği ne yapıyor? Demek ki daima birlikte yapıyoruz bu işi o denli mi? Bir devlet, ana muhalefet önderi tarafından bu türlü suçlanır mı? İspatla diyorsun umurunda değil. Onurumuzu İçişleri Bakanlığında mı bulduk? Bunu kim kabul eder? Pekala Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bu türlü bir iftira atılabilir mi? Evet, ‘İspat etmeyen onursuzdur.’ dedim. Müddei savını ispatla sorumludur. Bunların her biri kurgulanmış iftiralardır. Türkiye Cumhuriyeti’ne bu iftirayı atanlar ispat etmek zorundalar.”

Meclisin hesap yeri olduğunu belirten Soylu, “Orada çıkıp hakaretler yapmak, iftiralar atmak hakikat mudur? Kitapçık fırlattılar bütçe konuşmamızda bu hakikat bir şey mi?” diye sordu.

Soylu, narkotik uğraşında Cumhuriyet devrinin birincilerinin yapıldığını anlatarak, operasyonların ayrıntılarına değindi.

Kemal Kılıçdaroğlu’na FETÖ ile ilgili sorular yönelten Soylu, CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter’in FETÖ’nün isteği üzerine Kılıçdaroğlu tarafından evvel milletvekilliğine aday gösterilerek vekillik yolunun açıldığını söyledi.

“Batı’yı 300 yıldır birinci kere bu türlü yakalıyoruz”

Türkiye’nin savunma endüstrisinde katettiği araya değinen Soylu, şöyle konuştu:

“Türkiye, bugün kendi bağımsızlığını söz eden bir ülke oldu. Bugün 20. yüzyıldaki altyapısındaki eksiklikleri tamamladı. 21. yüzyılın altyapısını tamamladı. Birinci kere Batı’yı 300 yıldır bu türlü yakalıyoruz. Birinci sefer bu makas kapanıyor. Birinci sefer savunma endüstrinde kendi kabiliyetlerimizi ortaya koyubiliyoruz. Amanoslar’da terör örgütü tarihinde birinci defa terörist yok. Şu anda bir tek terörist yok.”

Soylu, İBB’de işe alınan ve FETÖ’den DHKP/C’ye kadar terör örgütleriyle kontakları olanlara ait raporların savcılığa gönderildiğini söyledi.

Organize hata örgütleri ve milletlerarası mafya önderlerine yönelik önemli operasyonlar yürütüldüğünü anlatan Soylu, “Bulgaristanlı 7 mafya üyesi yakaladık. En az 15-16 tane memleketler arası alanda yakaladık gönderdik. Türkiye’yi kendileri ismine rahat duracak bir merkez sanmasınlar. Sırbistanlı Vukotiç denen adam 16-17 ay yatıyor. Karadağ’a gidiyor, orada da 4-5 ay yatıyor. Düzmece pasaport alıp estetik yaptırıyor. Daha sonra Türkiye’ye geliyor ve öldürülüyor. Buna emsal 2-3 olay var.” tabirlerini kullandı.

“İstanbul’daki Suriyeli sayısı en fazla 600-650 bin”

Göç sıkıntısına yönelik sorular üzerine Soylu, şu değerlendirmeleri yaptı:

“Türkiye’de göç sıkıntısıyla ilgili söylenecek en kritik kelam şudur: Göç sıkıntısı durmayacak. Afganistan, Pakistan, Afrika, Irak, Libya… Düzelecek mi? Göçün sebepleri var. Vekalet savaşları, yoksulluk, eğitim, sıhhat, besin, iç savaşlar… Bu beşerler kalkıp binlerce kilometre yürüyorlar. Nereye yürüyorlar? Bu bitmeyecek. Biz nasıl bir konum almalıyız? Türkiye’de 10 yıl evvel hudutta duvar var mıydı? Türkiye’nin şu an 1090 kilometre duvarı var. Gece görüşlü kameralarımız var, 341 tane optik kulemiz var. Göç bir hudut güvenliği sorunu değildir, göç kaynağında çözülür. Avrupa Yunanistan’a şunu söylüyor: Çelik kafes ol, öldür benim kapıma gelmesin. Elbette hudutlarımızda önlemler alıyoruz. İdlib’de Cumhurbaşkanımız ‘Briket konut yapacağız.’ dedi. Şayet biz İdlib’de briket mesken yapmasaydık 4 milyon Suriyeli, Türkiye’ye göç edecekti. 223 bin 881 şahsa vatandaşlık verildi. Bunların 126 bin 786’sı reşit, oy kullanacak. Gerisi çocuk. 110 bin 66, son 5 yılda Ahıska Türklerine vatandaşlık verildi. İBB Lideri ‘İstanbul’da 2 milyon Suriyeli var.’ dedi. Senin 50 tane zabıtan var. Bizim İstanbul’da 50 bin tane polisimiz var. Göç Yönetiminde çalışan yüzlerce arkadaşımız var. Nereden buluyorsun 2 milyon sayısını? İstanbul’daki Suriyeli sayısı en fazla 600-650 bin.”